Şiddet İçerikli Marjinallikle Mücadele Yolları Konferansı



Bir akademisyen ya da bilim insanının en büyük umutsuzluğu, topluma direk yansıyan, toplumda karşılığı olan üretimler yapmayınca ortaya çıkar. Ancak çalışmalarınızın karşılığının toplumsal anlamda faydalı olabileceğini anladığınızda iyi şeyler yapıyor olma onuru sizi yeniden motive eder.

İşte böyle bir konferans için Antalya'daydım. Uluslararası Şiddet İçerikli Marjinallikle Mücadele Konferansı için gelmiştim. BM TürkiyeAB Şİddetle Mücadele Fonu, Birleşik Arap Emirliklerinden HEDAYAH adlı şiddetle mücadele kuruluşu ve TC Dişişleri Bakanlığı ortaklığında düzenlenen bir kongreydi. Dünyanın hemen her kıtasından katılımcılar vardı. DAESH ve diğer marjinal gruplara yönelik yapılan çalışmalar bir bir paylaşıldı ve somut karşılığı olabilecek müstakbel çalışmalar için fikir alış-verişinde bulunuldu.

Benim için orda olmak çok anlamlıydı. Türkiye Medyasının Şiddet İçerikli Mücadeleye Etkisi isimli projemizi sundum. Karşımdakilerin ilgili alandaki profesyonellikleri beni ayrıca heyecanlandırdı. 

Doğrusu dünyada; evren için, insan için, barış ve uzlaşı için çaba sarfeden böyle kurumların, bireylerin ve düşünce enstitülerinin varlığı, geleceğe dair umudu artırıyor. Teşekkürler BM, teşekkürler AB, teşekkürler Türkiye ve teşekkürler HEDAYAH!

Nerde Kaldım?

Konferans mekanı olarak AKRA Barut Lara Oteli seçilmişti. Süper bir seçimdi. Onlarca otelde kalan biri olarak, Antalya'nın çok güzel bir kıyısında kurulan otelin birçok açıdan takdir edilesi olduğunu ifade etmeliyim. Temzlik, dağ ve deniz manzarası, kafeler ve güleryüzlü, çözüm odaklı personeliyle alkışlanmaya değer bir otel... 



Bazı odaların eskiliği yüzünden hijyen açısından sorunlu görünen tarafları yok değildi. Yine de kesinlikle rahat edebileceğiniz çok yıldızlı, havuzlu, aktivitesi bol bir oteldi. Kafesinde denizi seyrederek çay yudumlamanın keyfi anlatılamayacak kadar güzeldi.

Konferans salonları, teknik imkânlar ve ihtiyaca hızlıca cevap veren personelin varlığı her şeyi daha anlamlı kılıyordu.

Peki "en çok neyini" mi sevdim "otelin"? Ayıptır söylemesi yemeklerini :) Tabi Türk mutfağının zenginliği sunuma ve müşteri memnuniyetine pozitif etki yapıyor. Ama hiçbir yerde yemediğim kabak tatlısını AKRA Barut Otelde yediğimi itiraf etmeliyim. Aşçıların ellerine sağlık. Açık mutfak uygulması ve tasarımın başarısı, misafirlere "yiyin ve kilo alın" mesajı verir gibiydi. O lezzetlere mukavemet göstermek zor olabilir; aman dikkat :)

Hasılı çok keyifli ve verimli birkaç gün geçirdim.

Evrene ve insanlığa faydalı işler yapmamız dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Upuzun bir kitap ve film listesi

Pornografi Bağımlılığı ve Endüstrisi

Yeni Film: The Two Popes (İki Papa)