ERASMUS, Yeni Bir Dünya ve İngiltere



ERASMUS değişim programı ne güzel bir aktivite. Kim düşünmüşse çok güzel etmiş. Bu program sayesinde bütün ülkelerden akademisyenler, öğrenciler ve üniversite personeli diğer ülkelere gidebiliyor, yeni insanlar tanıyor, kültürel etkileşim içine girebiliyor ve kocaman bir yurt dışı tecrübesi ediniyorlar.

Bilim, ilim ve irfan dediğimiz şey evrenseldir sonuçta. Bu türden değişim programlarıyla evrensellik yakalanabilir. Yoksa kendi küçük dünyamızda insanlığa ciddi bir katkımız olmadan yoğrulmaya çalışırız. Bu programların en güzel yanlarından biri de insana eksikliklerini gösterme kabiliyetidir sanırım. Bir akademisyen düşünün. Kendini odasına kapatıyor ve bir şeyler üretmeye çalışıyor. Kimse ile irtibat içinde olmadığı için de yaptığının “en güzel çalışma” olduğu yanılgısına kapılıyor. Aslında durum pek de öyle değil. İnsanoğlu işte hatalarını pek göremiyor. Ancak sizden daha iyi olanlarla beraber olabilirseniz eksikliklerinizi görebilir ve daha iyi olabilmek için çabalarsınız. Yoksa bulunduğunuz çevrede “en iyiyseniz” hata yaptığınızı düşünmezseniz.

İşte ERASMUS bize, kendimizi başkalarıyla kıyaslama fırsatı sunarak eksikliklerimizi fark etmemizi sağlıyor. Başkaca ülkelere gidiyor, oralardan bir şey öğreniyor ve oralara kendi çapımızca katkı sunmaya çalışıyoruz.

Bu değişim programı muhteşem bir fırsat. Öğrencilerime sürekli anlatıyor ve gitmeleri gerektiğini vurguluyorum. Tabi bunun için İngilizce şart. İyi bir İngilizce dil kabiliyetiniz varsa dünyanın kapıları açılıyor size. Yoksa kendi kendinize büyümeye çalışıyor ve bu türden fırsatlardan yararlanmıyorsunuz ki sanırım pek iyi bir durum değildir böylesi. Hem söylesenize, dünyaya mal olmuş eserlerden faydalanmayınca nasıl daha iyi bilim üretebiliriz ki?

ERASMUS ne demek peki? Erasmus+ (Erasmus Plus), Avrupa Birliği tarafından eğitim, iş deneyimi ve sportif ve kültürel aktivite gibi alanlarda kişilerin kendilerini geliştirmeleri için hazırlanmış bir program. ERASMUS sayesinde üniversitelerden bütün seviyelerdeki öğrenciler (lisans, yüksek lisans, doktora), öğretim üye ve görevlileri ve üniversite personeli; eğitimlerine, öğretimlerine ya da kariyerlerine kısa ve uzun periyotlarda başta Avrupa ülkeleri olmak üzere istedikleri bütün ülkelerde devam edebiliyorlar.

ERASMUS programı 1987’den beri AB tarafından organize ediliyor. İsmini 1466-1536 yılları arasında yaşamış, Rönesansın en önemli bilgelerinden Hollandalı hümanist, klasik edebiyat araştırmacısı ve ilahiyatçı Desiderius Erasmus’tan almış. Desiderus bilimsel çalışmalar yapmak üzere Avrupa’da pek çok ülkede dolaşmış ve arkadaşı Thomes More ile entelektüel hayatın merkezleri olmuşlar. Sanırım bundan olacak program onun ismi ile özdeşleşmiş.

Ne büyük onur değil mi? Desiderius Erasmus of Rotterdam gibi bir entelektüel ve hümanist bir filozof olacaksınız. Birikiminiz ve tecrübenizin artması için ülke ülke dolaşacak, insanlığı aydınlatmaya çalışacaksınız. Sonra "evrensellik" sizinle anılmaya başlayacak. İsminiz; dünya halklarını, bilimsel çalışmalarını ve kültürlerini bir araya getiren #ERASMUS programının adı olacak. Sanırım "hoş sada bırakmak" bu olsa gerek.

Image result for erasmus dutch statue


Neyse, ERASMUS kelimesinin açılımı İngilizce olarak şöyle: EuRopean community Action Scheme for the Mobility of University Students. Yani, Üniversite Öğrencilerinin Hareketliliği için Avrupa Topluluğu Eylem Programı. Düşünene, uygulayana, destek verene ve bu programdan faydalanarak dünya barışına, kültürlerarasına iletişimine, iyi olan için birlikteliğe ve insanlığa katkı sunan herkese şükranlarımızı iletiyoruz 😊

Peki Ben Ne Yaptım?

İngiltere’ye; SağlıkBilimleri Üniversitesini temsilen, ERASMUS koordinatörü olarak geldim. Burada BirminghamCity University ile görüşmeler yaptım. Psikoloji, Sosyoloji ve Medya bölümleriyle görüştüm. Çok ilgiliydiler. Anlaşmalarımızı yaptık. Kısmet olursa ben de bir süreliğine City Üniversitesinde ders vereceğim.



Yaşam Bilimleri Fakültesi Psikoloji bölümü öğrencilerimiz de ERASMUS kapsamında buraya gelip eğitim görebilecekler. Bence süper bir anlaşma oldu. Çünkü İngiltere üniversiteleri pek öyle anlaşmaya yanaşmazlar.


Resmi olarak Sağlık Bilimleri üniversitesini temsil ediyordum ama gelmişken “belki katkım olur” dedim ve yarı zamanlı ders verdiğim Şehir Üniversitesi için de konuştum. Keşke imkânım olsa da bütün Türkiye üniversiteleri için konuşsam ve böylece uluslararasılaşma yolunda daha hızlı adım atsak. Şüphesiz bütün üniversitelerimizin de böyle çabaları var. Öyle de olması gerekiyor. Dedim ya bilim evrenseldir. Küresel gelişmeleri öğrenmeli ve küreselleşmeye kendi değer ve kültürümüzle katkı sunabilmeliyiz.


Şehir Üniversitesi de Medya Bölümü ile anlaşma yapacak. İletişim Fakültesi ile Birmingham City University Media School arasında harika bir değişim olacağına inanıyorum. Çünkü stüdyoları vs. oldukça iyiydi.

Tabi hem Sağlık Bilimleri Üniversitesi hem de Şehir Üniversitesi öğrencileri için önemli bir artısı var İngiltere’nin. İngilizceyi ilerletmeleri için mucizemsi bir fırsat olacak. Artık bundan sonrası öğrencilerimize kalmış. Çalışıp, çabalayıp buraya muhakkak gelebilmeliler.

Nerelerde Vakit Geçirdim?

Aslında pek öyle gezinmeye fırsatım olmadı . Bu aralar bir kitap yazıyorum. İngiltere’nin yeşil sessizliği yazabilmem için oldukça iyi oldu. Gece gündüz yazmaya çalıştım birkaç gün.

İngiltere benim eski memleket sayılır. Yüksek Lisansı Leicester Üniversitesinde, doktorayı Loughbrough Üniversitesinde yaptım. İkisi de iletişim ve medya bölümünde. Şükür burada iyi arkadaşlıklar biriktirmişim. Biraz onlarla muhabbetleştik.


Resimdeki arkadaşla yolda karşılaştık. Evsizdi ama kitaplıydı. Her gün bir kitap bitirdiğini söyledi.

İngiltere yeşil, sessiz ve keyifli bir yer. Uzun süreli kalınır mı bilmiyorum. Benim gibi kapanıp yazacak ya da okuyacaksınız tahammül edilebilir. Ama kısa süreli seyahat dışında iyi arkadaşlarınız da yoksa sıkılabilirsiniz. Yine de kesinlikle gelinmeli, görülmeli ve zaman geçirebilmeli. Yeşillik, kuş cıvıltıları ve kocaman parklar her şeye değer. Esasında sağlıklı bir ömür için çok elverişli ama sosyal çevrenizi önemsiyor ve yalnızlığı sevmiyorsanız uzun süre tahammül edemeyebilirsiniz.



***
Bakalım kader yolumuzu bir dahaki sefere nereye çizmiş.

Ya nasip.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Upuzun bir kitap ve film listesi

Pornografi Bağımlılığı ve Endüstrisi

Yeni Film: The Two Popes (İki Papa)