Nevşehir, Ürgüp ve Göreme: Tarihi Bir Yaşam Mücadelesi


Seyahat alışkanlık yapıyor. Gördükçe ne çok şey kaçırdığınızı fark ediyorsunuz. Okumak gibi işte. Okudukça ne az şey bildiğinizi ve ne çok cahil olduğunuzu anlıyorsunuz.

Bu sefer Nevşehir’deydim. Kapadokya’nın bir kısmında yani. Kapadokya’yı Ürgüp ve Göreme’yi kaplayan alan olarak biliyoruz ama yanlışmış. Daha geniş bir yeri kapsıyor. Nevşehir, Kayseri, Niğde, Kırşehir ve Aksaray illerinden oluşuyor. O nedenle gezmek için birkaç günü ayırmak lazım.

Oldukça ilginç yerler. Açık hava müzesi. Turistlerin çekim noktası. Her yerden her milletten ziyaretçileri var.

Peribacaları çok enteresan yer şekilleri. Nasıl oluştukları konusunda farklı yaklaşımlar var. Mitler ve gerçekler karışmış durumda. Tabi önce fizyolojik ve jeolojik olandan bahsedelim. 
Kısaca şöyle. Yüzyıllar öncesi oralar deniz. Sonra volkanik dağlar patlıyor. Bu hareketlilik denizi kurutuyor ve çukur bölgeler lavla dolmaya başlıyor. Peribacaları bu lavların soğuması ve sertleşmesiyle oluşuyor.



Sonra da o dönemin insanları bu şekilleri oyuyor ve kendilerine sığınak, ev yapıyorlar. Böylece bugünkü o muhteşem yapılar ortaya çıkıyor.

Mitolojik hikâyeler de var. İtalya’da Napoli’nin güneyindeki Pompei vakası gibi. Volkanik dağlar patlıyor ve kötülükte sınır tanımayan insanlar Tanrısal bir ceza ile taşlaşıyorlar. Aslında peribacaları insanların taşlaşmış hali yani. Mitoloji, yani abartı ve efsane... Tabi mitoloji meseleye cazibe katıyor.
Bu arada Pompei filmini seyredin. Seveceksiniz. Görsel efektleri ve hikâyesi etkileyici.
***
Ürgüp, Göreme ve civarı harika yerler. Uzun uzun zaman geçirmek lazım. Sanırım en güzeli Göreme. Muhakkak geceye kalın. Çay için, yemek yiyin. Acele etmeyin. Tadını çıkarın.
İşte size bir yapılacaklar listesi:

1.      Ürgüp, Göreme ve Uçhisar’da gezinin.
2.       Hediyelik eşyalara bakın. Bronz ve farklı materyallerden biblolar var; alabilirsiniz.
3.       Göreme’de yemek yiyin ve seyir tepesinden bakın. Karanlığa kalın ve ışıkların dansını seyredin.
4.    Ihlara vadisine ben gidemedim. Göreme’den bir hayli uzak. Aksaray’a yakın. Ama “kesin görülmeli” diyorlar.
5.    Hemen hepsi birbirine benzese de Derinkuyu Yeraltı Şehrine muhakkak gidin. “İlk olarak Hititler tarafından savunma amacıyla inşa edilmeye başlanan yeraltı şehri, zaman içerisinde el değiştirdikçe genişlemeye devam etmiş. 7 km’ye varan çapı ve 60 metreye varan derinliği ile bu muhteşem yapıyı gezerken gerçekten çok etkileneceksiniz. Kalp hastalığı, yüksek tansiyonu, astımı, bel veya boyun ağrısı olanların içeriye girmesi tavsiye edilmiyor. Korunma ve savunma amaçlı yapılan bu şehirlerde düşmanlardan kaçmak için dar tüneller inşa edilmiş. Derinkuyu Yeraltı Şehri “Y” şeklinde inşa edildiğinden girişi ile çıkışı ayrı yerlerde bulunuyor. İçeride kaybolmamak için kırmızı ve mavi okları takip etmeniz gerekiyor.”
Related image
6.   Güvercin Vadisi, Devrent Vadisi, Narlıgöl Krater Gölü, Paşabağları Açık Hava Müzesi görülmesi gereken diğer yerlerden. Yalnız buraları öyle hızlıca gezemezsiniz. Zaman ayırmanız gerekir. Hatta birkaç saatinizi buralarda geçirmelisiniz. Tabi bir sabah vakti balonlara bakın. İsterseniz binin. 
7.  Herhangi bir konakta muhakkak vakit geçirin. Yemek yiyin, çay için, sohbet edin. Mesela Asmalı Konak Ürgüp’ün merkezinde. Yürüyerek de çıkabilirsiniz.
Image result for peri bacaları
***
Peki nerde kalınır?

Belki de Peribacalarının atmosferini yaşamak için sonradan otelleştirilmiş konak ve taş yapılarda kalmak lazım. Ama belirteyim onlar genelde çok pahalı oluyor ve işletmecileri pek pazarlığa yanaşmıyorlar. Çünkü az odalı oluyorlar. Yine de bütçeniz yeterliyse deneyebilirsiniz.

Farklı bir yöntem tavsiye edebilirim. Ben öyle yaptım. Şehir merkezindeki otellerde kalıp gezintiye çıkabilirsiniz. Her yere 15-20 dakika mesafedeler. Ekonomik açıdan daha uygun olabilir.

Fena bir otelde kalmadım; itiraf edeyim. Crown PlazaNevşehir’de konakladım. Farklı ülkelerde de bu zincir otellerde kaldım ve her konaklamamdan memnun ayrıldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Lobisi büyük otelleri seviyorum. Burası da öyleydi. Çay için kahve için muhabbet için iyi oluyorlar.
Kahvaltısı da zengindi. Ama sanırım yöresel bir lezzet yoktu. Oysa hep söylerim. Oteller o yörelere ait lezzetlere muhakkak yer vermeliler ki damakta da gönülde de yer edinebilsinler.
Lobi Bar
Ayrıca otel odalarında kettle ve ücretsiz bazı ikramların bulunmasını çok anlamlı buluyorum. Çay içiyorsunuz; güzelce vakit geçiriyorsunuz. Misafir sıcak bir karşılama bekler değil mi?

Ütü meselesini de geçmeyeyim. Odada ütü olması işinizi ciddi anlamda kolaylaştırıyor ve otellere verdiğiniz yüklü ütü masraflarından kurtuluyorsunuz. Bunun için de otel yönetimine teşekkür etmeliyim.👏

Kusuru yok muydu? Vardı elbet. Profesyonellik ayrıntıda gizlidir. Dikkatli olmak lazım. 😉

Nasıl söylemeli bilmiyorum. Lavobanın kapısı bozuktu ve uzun süre birinin gelip açmasını bekledim. Onca “olumlu düşünce” az kalsın kayboluyordu. Üstelik öncesinde uyarmıştım da. 😞 Yine de haklarını yemeyelim. Crown Plaza Nevşehir’in artıları daha çoktu.

Son olarak otellerde yatak yastık rahatlığının da çok önemli olduğunu söylemeliyim. Sonuçta oraya dinlenmeye gidiyoruz. Fakat Crown Plazada yastıklar çok rahat değildi. Bir baksalar iyi olur kanaatimce. 

***
Bu seyahatten da bu kadar. Bakalım bir dahakine neredeyiz?
Ya nasip!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Upuzun bir kitap ve film listesi

Pornografi Bağımlılığı ve Endüstrisi

Yeni Film: The Two Popes (İki Papa)