Almanya, Dersler ve ERASMUS
Hayli zamandır bekliyordum bu seyahati. Uzun bir pandemi arasından sonra nihayet yeniden sefere çıkabilecektim. Aslında heyecanımın temel nedenlerinden biri de Dortmund Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümünde vereceğim dersler ve orda irtibata geçeğim uzmanlardı.
"THY ile uçacağım ve o muhteşem lezzetlerden
tadacağım." diye beklerken tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Meğer Anadolu Jet
sıcak yemek değil sadece sandviç ikram ediyormuş. Çok üzüldüm ama yapacak bir
şey yoktu. Ben yandım siz de yanmayın 😊
Tabi bu arada uçuş biletlerinin pahalılığından, havaalanında bir çayın 22 TL olduğundan ve 150 TL'lik yurt dışı çıkış harcından bahsedip canımızı sıkmayalım isterseniz. Böyle bir pahalılıkta insanlar nasıl gezecek, nasıl görecek ve kültürlerarası iletişimle kendilerini nasıl aydınlatacaklar? :( Oysa toplumsal ve bireysel gelişim için seyahatler kat'iyetle kolaylaştırılmalı ve ucuzlatılmalı ki insanlar konfor alanlarından çıkabilmeye cesaret edebilsinler.
***
Kerken’de kaldım. Muhteşem bir köy. Hoş
Almanya’nın her yeri yeşil ama köyler daha sakin ve daha düzenli. Evlerin bahçe
peyzajları çok güzel. Her biri bir masal evi gibi. Uçsuz bucaksız yeşillikler
ve ağaçla kaplı yollarda yürümek insanı hayli dinlendiriyordu.
***
ERASMUS değişim programını biliyorsunuzdur. Eğitici olarak, öğrenci olarak ya da personel olarak gidebiliyorsunuz. İngilizce seviyeniz iyi olmalı biraz. Hoca olarak gidecekseniz ders anlatımını yapacak kadar iyi olmalı. Kimi zaman sınavlardan yüksek not almak “iyi konuştuğunuz” anlamına gelmiyor. Dili çok yönlü hayatın içine katmak lazım ki daha iyi öğrenebilelim.
Neyse ben de bu ERASMUS programı kapsamında
Dortmund Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümünde ders vermeye gittim. Daha önce de Birmingham City Üniversitesine gitmiştim. DTU'da Sosyal,
Klinik ve Pozitif psikoloji dersleri verdim. Çok motive edici bir aktivite
oldu. Uluslararası platformlarda bir şeyler söyleyebilmek, bilim uğraşınızın bir
anlam taşıdığı hissini veriyor ve sizi çok mutlu ediyor.
“Sosyal karşılaştırma” diye bir kavram var.
“Yukarı sosyal karşılaştırma” ve “aşağı sosyal karşılaştırma” olarak ikiye ayrılıyor. “Yukarı” olanda kendinizi, bir kaygıya neden olmayacak seviyede, sizden daha
iyilerle karşılaştırıyor ve o seviyeye gelmek için çabalıyorsunuz. “Aşağı”
olanda da kıyaslama tam tersi işliyor. Her iki durumun da avantajları ve
dezavantajları var.
Ama seyahate çıkmak ve özellikle bilimsel
platformlarda olmak bana çok iyi geliyor. Bir ilişki ağı (network) kuruyor,
yeni şeyler öğreniyorum. Ayrıca, “ben de yapabiliyorum” düşüncesiyle motive
oluyorum.
Verdiğim eğitimlere, hazırladığım instagram reelsleri ve
youtube videolarımdan bakabilirsiniz. Çok iyi değiller ama bir fikir verebilir.
İdare ediniz lütfen 😉
İyi ki gittim, iyi ki dersler verdim, iyi ki tanıdım. Allah tez zamanda yeniden nasip etsin.
***
Aşağıya, oradayken aldığım birkaç notu bırakıyorum. Önce eğitimle ilgili olanları paylaşayım:
- Uluslararası platformlarda olmak muhteşem bir tecrübe. Çok şey öğreniyorsunuz. Sosyal karşılaştırma yaparak eksiklerinizi ve artılarınızı görüyorsunuz.
- Bu nedenle üniversiteler ve diğer kurumlar akademisyenlerin uluslararası aktivitelerini daha çok desteklenmeli ki bilimsel evrensellik yakalanabilsin.
- Almanya’da Üniversite eğitimi çok titiz yürütülüyor. Ne var ki müfredatın sıkı takip edilmesi; esnekliği, çok yönlülüğü ve inisiyatif almayı bazen engelliyor.
- Bölümler arası iş birliği çok, geçişgenlik fazla ve alan engeli ve kısıtlaması nerdeyse yok.
- Özellikle sosyal bilimler öğrencileri eğitimlerini tamamlamak için farklı anlardan dersler almak zorundalar.
- Öğrenciler isterlerse birden fazla alanda yan dal yapabiliyorlar.
- Alman öğrenciler çok titiz ama çok da bilgili değiller. Ancak katiyetle çok ilgili ve pratikler.
- Yeni medya teknolojilerine olan alaka ve sosyal medya bağımlılığı sanırım bizim kadar yok.
- Üniversiteler çok temiz ve yaratıcı ortamlara sahipler.
- İnternet alt yapısı oldukça iyi.
- Öğrencilerin vakit geçirecekleri alanlar çok yeşil ve temiz.
- Kütüphaneler ve diğer tesisler ziyadesiyle aktif.
Almanya geneli gözlemlerim de şunlar:
- Alman halkı tutumlu ve ikinci el eşya kullanımı yaygın.
- Enerji israfının engellenmesi teşvik ediliyor.
- Gece erken yatılıyor ve sabah erken başlıyor.
- Sokak lambaları ve ışıklı tabelaların bir kısmı geceleri söndürülüyor.
- Ukrayna-Rusya savaşı onlarda II. Dünya Savaşı travmalarını uyandırmış gibi. Marketlerden un, yağ gibi temel maddeleri alıp stokluyorlarmış.
***
Yorumlar
Yorum Gönder