Pornografi Bağımlılığı ve Endüstrisi
Yıllar önce pornografi bağımlılığının sorunlarına dair bir makale tercüme etmiştim. "Belki daha çok okuyucuya ulaşır" umuduyla yine payalaşayım istedim.
Bu konuyu görmezden geliyoruz ama ortada ürkütücü gerçekler var. Bağımlılıklarımızı kontrol edebiliyor muyuz? Çocukların, ellerindeki ekranlardan neler seyrettiğini biliyor muyuz? Ya da yetişkinler nasıl bir sorunla karşı karşıya olduklarını biliyorlar mı?
İngiltere’nin önde
gelen gazetelerinden The Guardian’da
yayımlanan bir makalede ele alınan “pornografi endüstrisi ve psikolojisi” ile
ilgili düşünceler, porno takipçilerinin ve sektörünün gerçeklerine dair çarpıcı
bilgiler içeriyor.
Yılmadan okuyun lütfen.
Dünyanın önde gelen
porno karşıtları arasında yer alan ve “Pornland: How Porn Has Hijacked Our Sexuality” (Porno ülkesi: Porno
Cinselliğimizi Nasıl Çaldı) adlı kitabın yazarı olan Gail Dines’in görüşlerine
yer verilen makale; Dines’in “bizler
şimdilerde erkek neslini vahşi bir porno kültürü üzerine yetiştiriyoruz”
ifadeleriyle başlıyor.
“Pornografik
görüntü ve resimlerin insanlar üzerindeki etkisine dair edindiğimiz sonuçlar,
yeni neslin cinselliğinin ve kadınlara karşı tutumunun bu görüntülerden çok
ciddi bir şekilde etkilendiğini göstermektedir.”
Söz konusu kitap,
pornografinin yakın tarihini; video oyunlarında, diz üstü bilgisayarlarda, cep
telefonlarında da ulaşılabilir hale getiren teknolojik değişimlerle birlikte
ele alıyor.
Dines’in
araştırmalarına göre, pornografinin bu denli hâkimiyet sağlaması “erkeğin
duyarsızlaşmasına sebep olmuş; bu nedenle de erkek daha sert, daha korkunç ve
kadının onurunu daha çok kırıcı görüntüler” aramaya başlamıştır.
“Erkeklerin bu
denli acımasız görüntülere olan ilgisinin porno endüstrisini dahi şaşırttığını”
ifade eden Denis, “bu görüntüleri izleyenlerin yaşlarının gittikçe düştüğünü,
yakın tarihli bir araştırmaya göre ilk olarak pornografiyle karşılaşılan yaşın
11 olduğunu” belirtmektedir.
“Erkekler ne kadar
erken pornografiyle tanışırsa, gerçek hayatta kadınlarla ilişkilerinde o kadar
çok problem yaşıyorlar. Bunların bir kısmı pornoyu gerçek sekse tercih
ediyorlar. Kadın pornografik seksi istemeyince çılgına dönüyorlar.”
Pornografi ataerkilliğin kusursuz propagandasıdır
Porno kültürünün
sadece erkekleri değil, kadınları da etkilediğini belirten Denis, “pornonun;
kadının, kendi vücuduna, cinselliğine ve ilişkilerine bakışını değiştirdiğini”
ifade ediyor.
“Özgürlük
mücadelesi veren herkes bilir ki, medyatik sembollerin her biri, bastırılmış
grupları insanlıktan uzaklaştırma sisteminin önemli birer parçasıdır.
Pornografik resimlerin yaygın kültüre girmesi oranında kadınlar ve kızlar
insani statülerinden uzaklaşarak, seks objesi haline dönüşüyorlar. Bu durum;
kızların seksüel arzularını çaldığı için, cinsel kimlikleri üzerinde ciddi
tahribatlar oluşturuyor.”
Sadece on yıl önce
hiç var olmayan cinsel görüntülerin şimdilerde çok olağan hale geldiğini
belirten Denis, sert açıklamalarla, “en çok rağbet gören görüntülerin, en
şiddetli ve kadını sadece cinselliğe indirgeyen görüntüler olduğunu” sözlerine
ekliyor.
“Erkeklerin, bu seviyede alçak görüntülerle kendilerini tatmin edecek kadar kadınlardan nefret ettiklerini düşünmek oldukça yaralayıcı. Pornografi ataerkilliğin kusursuz bir propagandasıdır. Başka hiçbir şekilde erkeğin nefreti bu kadar açık aktarılamaz.”
Manchester doğumlu
Denis, 1980’de, 22 yaşındayken İsrail’e gider ve kendini, Hayfa’da, hayatını
tümden değiştirecek pornografiye karşı savaş açan feminist bir grubun içinde
bulur. “Erkeğin kendi yaptığını aynı zamanda seyretmek istemesi beni şok etmişti”
diyen Denis, bundan sonra hep porno aleyhtarları içinde olur.
“Hustler” isimli
bir dergide karşılaştığı iki resim kadınlık duygularını adeta altüst eder.
Resimlerin birinde bir inşaat işçisi kadın vajinasını kaya delicisi ile
delmekte; diğerinde ise kadın, ‘kıyma makinesinden’ beslenen bir varlık olarak
tasvir edilmektedir.
“O akşam
gördüklerim karşısında dehşete düştüğümü eşime anlattım ve beni anladığını
gördüm. Yeni evlenmiştik; başka bir tepki gösterip benim ‘çok namuslu geçinmeye
çalışan biri’ olduğumu söyleseydi onu kesinlikte terk ederdim.”
Çift daha sonra
Amerika’ya göç eder ve Denis, Boston’daki Wheelock College’da Sosyoloji
profesörü olarak çalışmaya başlar. Fakat gerek dini sebeplerden gerekse bir
kısmının “pornografiyi cinselliği özgürleştirdiğini” düşünmesinden ötürü, ancak
bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar meslektaşından pornografi hakkındaki çalışmaları
için destek bulabilir.
“Liberal
düşünenler; ‘porno sektöründe çalışanların ‘iş adamı’ olmadıklarını, onların bu
sektörde bulunmalarının sebebinin cinselliğimizi devlet baskısından kurtarmak
istemeleri olduğunu’ söylüyorlar.”
Bu düşünce; “The
People vs. Larry Flynt” filmindeki milyoner pornografi patronunun, aslında
ifade özgürlüğünü savunan biri olduğu şeklinde kendini göstermiştir. Dines bu
fikre muhalefet ederek “bana güvenin; yüzlerce pornocuyla mülakat yaptım ve
onları heyecanlandıran şeyin sadece ‘kâr’ olduğunu gördüm” diyor.
Porno kadına şiddeti artırıyor ve onu aşağılıyor
Araştırmanın bir
sonucu olarak Dines; pornografinin, erkeğin kadına karşı vahşi tutumlar
sergilemesine neden olduğuna inandığını belirtiyor.
“Erkeğin porno
seyredip tecavüze gittiğini iddia etmiyorum. Fakat pornonun, erkeğe, gördüğü
şeyleri kadında uygulaması için izin verdiğini biliyorum.”
Nitekim yakın
zamanda yapılan bir araştırmada erkeklerin % 80’inin kadınlara görüntülerdeki
gibi davrandığı bulgulanmış ve kadınların büyük bir kısmı “ilk gecelerinde,
rızaları dışında, partnerlerinin kendilerine porno filmindekinin aynısını yaptıklarını”
itiraf etmişlerdir.
“Porno kadına karşı
vahşi tavrı ne kadar kullanırsa, erkekler seks esnasında bunu o kadar normal ve
meşru görüyorlar. Erkekler seksi
pornodan öğreniyorlar; pornoda ise kadın için hiçbir şey ıstıraplı ve
aşağılayıcı değildir.”
Çocuk istismarı, porno izleyicilerinin daha fazlasını
istemelerinden doğmuştur
Dines; çocuk istismarını içeren görüntülerin son yıllarda artış gösterdiğini, körpe kızların yaşlı erkeklerle ilişki halindeki resimlerin izlenebildiği legal internet sitelerinin olduğunu belirterek, kısa zaman önce cezaevlerinde çocuk istismarcılarıyla yaptığı röportajlarda suçluların cevapları karşısında şoka girdiğini aktarıyor.
“Her zamanki
görüntülerden çok sıkılmıştık. Artık taze ve yeni şeylere arıyorduk. Ergenlik
çağına gelmemiş çocukları istismar düşüncesi bizi korkuttuysa da, 6 ay içinde
her birimiz tecavüz suçuyla içeri girdik.”
Sigara karşıtı kampanyalar gibi pornografiyi protesto etmeliyiz
Bir porno
patronuyla yaptığı mülakat esnasında tabut içindeki seks görüntüleriyle dehşete
kapıldığını anlatan Denis, “pornografi sektörü dahil kimse gelecekte neyle
karşılaşacağımızı bilmiyor. Fakat porno sektörü daha marjinal daha şok edici
şeyler arıyor” diyor.
Dines’e göre,
pornografiye dikkat çekmenin en iyi yolu, halkın onun aktif içeriğin hakkındaki
farkındalığını artırmaktır. Sektördeki ve izleyicilerdeki yükselme trendi bir
“sağlık problemi” olarak nitelenmesi gerekir.
“Bunun için eğitimcileri,
sağlıkçıları, sosyologları, ebeveynleri ve şiddete karşı çıkan sivil toplum
kuruluşlarını bir araya getirerek toplumu eğitecek materyaller hazırlamalıyız.
Sadece sigara karşıtı kampanyalar gibi; insanları, meydana getirdiği bireysel
ve kültürel zararlara karşı alarma geçirecek porno karşıtı çalışmalar
yapmalıyız.”
Kampanyalardan
sonuç alabilmek için, pornodan nefret edenler hakkındaki belirsizliğin de
giderilmesi gerektiğini anlatan Denis, “pornografiye karşı çıkan bir kadının
seksten de nefret ettiğini iddia eden düşünce, pornonun nasıl cinsel hayatımızı
çökerttiğini göstermektedir” diyor.
“Mc Donald’s’ın
işçi alımları ve ürünleri ile ilgili eleştiriler bizim yemeye karşı olduğumuzu
mu gösterir?"
Dünyamız risk altında
Dines’e ve
çalışmalarına gelen olumsuz tepkiler de belgelendirilmiş durumda. Onun
çalışmalarına karşı çıkan porno destekleyicileri; “Denis’in parayla motive
edildiğini, seksten nefret ettiğini ve sözde erkek karşıtı ideolojisi için
kadınları kurbanlaştırdığını” iddia ediyorlar. Hatta seks yazarı Violet Blue,
Denis ve arkadaşlarının çalışmalarına karşı çıkmak için pornonun gerekliliğine
dair bir kampanya organize etmiştir.
Denis; pornocular,
ticari dergiler ve porno siteleri tarafından sürekli eleştirildiğini ve her
etkinlikten sonra arkadaşlarının görüşlerine saldırıldığını söylüyor. Peki Denis
bunlardan hiç yılıyor mu?
“Bazen pes ettiğim
oluyor. Fakat kendimi güzel şeylerle; meslektaşlarım, ailem ve öğrencilerimle
sarmalıyorum.”
Amacının,
Amerika’da her bir kurumun çalışmalarına rağmen başarılı olan porno köleliğini
bitirmek olduğunu anlatan Denis, son olarak şunu ekliyor:
“Risk altında olan
şey yaşadığımız dünyanın doğallığıdır. Buna karşı mücadele etmek zorundayız.”
***
Makalenin orijinaline
buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder