Kayıtlar

Karadeniz Turu: Rize

Resim
Ah o güzel yeşil memleket. Yeşiliyle, şelaleleriyle, deresiyle zihnimizin bir yerinde hep var olacak. Zil Kalesine çıktık ilkin. Müthiş bir manzara. Yeşil mi yeşil ormanların arasında. Fotoğraf çekimleri için de ideal bir yer. Kesin yapım tarihi bilinmiyor ama 14. Yüzyıla ait olduğu sanılıyor. Önce savunma amaçlı yapılmış daha sonra gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Hasılı gidin ve görün. Sonra da o çok meşhur yere yani Ayder Yaylasına gittik. Aslında gitmedik. Uğradık. Ne bileyim ben pek bi şey bulamadım Ayder’de. Tesisler ve doğa. Hepsi o. Öncesinde Ayder Doğa Alabalık Çiftliği ve Dinlenme Tesisleri var. Şelalenin hemen orası. Şelalede serinledik ve biraz orada vakit geçirdik. Tabii ki zipline da bindik. 😊 Zaten yukarı çıkarken Fırtına deresinden geçiyorsunuz. Keşke zaman olsa da rafting yapabilseniz. Ama dere çık fırtınalı. Dikkatli olmak lazım. Rize ’de Nerede Kaldık? Rize’de bir otelde kalmadık. Bir aile dostuna misafir olduk. Sağolsunlar bizi çok iyi ağırlad

Karadeniz Turu: Trabzon

Resim
Doğuya gittikçe yeşillik ve koca koca ormanlar daha çok sarmalıyordu bizi. Her arabaya binişimizde dışarıyı çıkıp uzun uzun yeşili yolu çekmek istiyorduk. Yaylalar, şelaleler ve vadiler arasında seçim yapınca daha Karadeniz turunu mecburen kısaltıyoruz. Merkezdeki Gülbahar Hatun Camii’ni gördük ve Sümela’ya çıktık. Sümela Manastırı müthiş bir yapı. Nasıl ve hangi motivasyonla yapılmış? Hayran olmamak mümkün değil. Kendinizi Taht Oyunlarının (Games of Thrones) setinde sanıyorsunuz. Manastır; rivayete göre Bizans İmparatoru I.Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş. Sümela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13'üncü yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. Meryem Ana adına kurulan manastırın "Sümela" adını "siyah" anlamına gelen "melas" sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de Sümela kelime

Karadeniz Turu: Ordu

Resim
  Doğu Karadenize doğru gittikçe daha çok yeşille karşılaşıyor, daha çok hayret ediyor ve daha çok hayran kalıyorsunuz. Turda ikinci şehrimiz Ordu’ydu. Önce Perşembe Yaylasına gittik. Belirtmek gerekir ki çok meşhur olan yerler her zaman çok güzel olmuyor. Perşembe Yaylası da onlardan biriydi. “Görülmesine gerek yok.” demiyorum ama görmezseniz çok şey de kaybetmiş olmazsınız. Uçsuz bucaksız çimenlikler, otlayan koyunlar ve inekler görülesi. Ama yaylayı, yaylalıktan çıkaran yapılaşma Karadeniz’in pek çok yerinde olduğu gibi Perşembe Yaylasında da can sıkıcı. Asıl macera bundan sonra başlıyor. Aybastı Yaylasından sonra bir tanıdığı ziyaret etmek için Ordunun çok yüksek bir yaylasına doğru yola koyulduk. Ama ne yoldu. Navigasyonun azizliğine uğradık. Neredeyse dört saat Tokat ’ın bütün köylerinden dolaşarak yaylaya ulaşmaya çalıştık. Öyle dik yokuşlardan gittik ki maazallah tekerleğimize bi şey olsa uçurumdan aşağı düşecektik. Düşünün ki uçakla gidilecek yüksekliklere biz arabayla

Karadeniz Turu: Samsun

Resim
Uzun yolculuklar arkadaşlarla güzel. Yorulduğunuzda bir çay molasıyla teselli bulacağınız, zorluklarınızı kolaylaştıracak ve beraberlikten mutlu olacağınız birkaç kişi ile seyahate çıkmak lazım. Şükür bizim yoldaşlarımız, yine arkadaşlardan birinin ifadesiyle "çok güzel insanlar"dı. ;) Arkadaşlarla Samsun'da buluştuk. Onlar İstanbul'dan geldi; biz de Sivas'tan. Bu sene yolculuk uzun olacağa benziyordu. İlk gezi durağımız Şahinkaya kanyonuydu . Vezirköprü yolundan gidilen “Şahinkaya Kanyonu”, tabii güzelliği ile insanlara doyumsuz bir manzara sunuyor. Bir tekne turuyla bütün kanyonu 2 saatlik bir zaman diliminde gezebiliyorsunuz. Yaklaşık 1500 metre uzunluğundaki kanyon, Kızılırmak sularının sarp kayalıkları arasında kendine yol bulduğu gizemli geçit olarak heybetiyle görenleri büyülüyor. Aslında kanyonlar birbirine benziyor. Bir tanesini gezdiğinizde diğerlerini en sona bırakabilirsiniz. Böylece daha güzel yerlere daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Vezirk

Pornografi Bağımlılığı ve Endüstrisi

Resim
  Yıllar önce pornografi bağımlılığının sorunlarına dair bir makale tercüme etmiştim. "Belki daha çok okuyucuya ulaşır" umuduyla yine payalaşayım istedim.   Bu konuyu görmezden geliyoruz ama  ortada ürkütücü gerçekler var. Bağımlılıklarımızı kontrol edebiliyor muyuz? Çocukların, ellerindeki ekranlardan neler seyrettiğini biliyor muyuz? Ya da yetişkinler nasıl bir sorunla karşı karşıya olduklarını biliyorlar mı? İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Guardian ’da yayımlanan bir makalede ele alınan “pornografi endüstrisi ve psikolojisi” ile ilgili düşünceler, porno takipçilerinin ve sektörünün gerçeklerine dair çarpıcı bilgiler içeriyor. Yılmadan okuyun lütfen. Dünyanın önde gelen porno karşıtları arasında yer alan ve “Pornland: How Porn Has Hijacked Our Sexuality” (Porno ülkesi: Porno Cinselliğimizi Nasıl Çaldı) adlı kitabın yazarı olan Gail Dines’in görüşlerine yer verilen makale; Dines’in   “bizler şimdilerde erkek neslini vahşi bir porno kültürü üzerine yetişti

Upuzun bir kitap ve film listesi

Resim
Merhabalar, Kültürel ve entelektüel gelişimde ya da bakış açımızın oluşmasında, kitaplar kadar, filmlerin de yeri vardır.  Uzundur derslerimde, konuşmalarımda ve konferanslarda sinematik yapımlardan da kesitler ve replikler paylaşıyorum. Dinleyicilerin bazıları "Bir liste yapsanız?" diye rica ettiler. Ben de o gün bugündür ne zaman bir kitap okusam ya da bir film seyretsem listeye ekliyorum. Bakmayın "o gün bugündür" dediğime. Çok uzun sayılmaz aslında.  Fotoğrafta favori filmlerimden biri var: Özgürlük Yazarları. Hayatı anlamak için ailece seyredebileceğiniz muhteşem bir yapıt. Listeyi  buraya ekliyorum. Güncellenmeye devam edeceğim. İyi okumalar ve keyifli seyirler dilerim.  Takipte kalınız. 😉

Sosyal Medya ve İletişim Psikolojisi

Resim
Size yeni kitabımın satışa sunulduğunu söylemiş miydim? Aslında basılalı hayli zaman oldu ama sanırım pandemi nedeniyle raflardaki yerini alması gecikti.  Kitapta hem iletişime hem de sosyal medyadaki aktivitelerimize dair önemli bilgiler bulacağınızı ümit ediyorum.  Kitap; din, iletişim, popüler kültür ve psikoloji kavramları etrafında bir okuma sunmayı amaçlıyor. Bir yandan bütün açıklığına ve kolaylığına rağmen çevremizle olan ilişkilerimizi düzenleyen iletişim kurallarının uygulanmasındaki sorunları aktarmaya çalışırken diğer yandan popüler kültür ve kitle endüstrisi karşısında metâlaşmaya yüz tutan ahlaki değerleri ve bu nedenle benliğini kaybeden insanı konu alıyor. Çalışma; son bölümde, dijital teknolojiler ve sosyal medya ile olan ilişkimizi değerlendirmiş; sosyal medya kanallarındaki olumsuz davranışların nedenlerini, internet ortamlarında ahlaki değerlerin başkalaşımını ve akıllı telefonlarla olan ilişkilerimizi yeni medya psikolojisi çerçevesinde ele alıyor.  Eser Diyanet İş