Kayıtlar

Eski(meyen) Şehir

Resim
Milenyumda İletişim Sempozyumu için Eskişehir’deydim. İlk defa gittim. İyi ki gittim. Sempozyumu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi yapmıştı. Çok başarılı bir organizasyondu. Kongrelerin en güzel yanı, alanınızda uzmanlarla tanışmak ve iletişim ağınızı genişletmektir ki şükürler olsun öyle oldu.  Anadolu Üniversite’sinden bahsetmeme gerek var mı? Kampüsü, binaları, çevre düzenlemesi harikaydı. Üniversite seçimi konusunda henüz kararsızsanız tercihleriniz arasına alın. Tabi Sakarya Üniversitesini de not almayı unutmayın. 😉 Eskişehir cidden güzel bir şehir... “Türkiye’nin en düzenli, Avrupai ve kent planı açısından en insana duyarlı şehri” desem yalan olmaz. Yöneticilerini, belediyesini tebrik etmeli…👏 Nerde kaldım? Kalmaz olaydım 😒 Saffron Otel diye, şehrin biraz kenarında kalmış bir otelde kaldım. Aradım öncesinde. Fiyatları uygundu. Gittim ama pişman oldum. Giresun’daki KitTur Otel faciasından sonra ikinci en büyük pişmanlığımdı. Hadi  Kit

Giresun: Küçük Sahil Kenti

Resim
Eğitimler, konferanslar, seyahatlar derken birçok yeri görmek ve kültürel heybeye azık yüklemek nasip oluyor.  Geçtiğimiz hafta bir eğitim için Giresun Üniversitesindeydim . Çok uzun uzun gezme fırsatı bulamadım ama seyehatta paylaşacak bir şeyler oluyor hep.  Giresun tatlı bir şehir. Küçük bir sahil kenti... Tepeye doğru tırmanan bir alışveriş caddesi var. Aradığınız birçok şeyi bulmak mümkün. Sahil boyunda minik kafeler, restoranlar sıralanmış. Uzunca vakit geçirebilirsiniz.  Kötü olan bir şey vardı ama😒. Kaldığım otel... Oteli ben ayarlamadım ama böyle otelleri görmek de tecrübe kazandırıyor. Siz siz olun değerlendirmeleri okumadan gitmeyin. Ancak başkaları oteli ayarlayınca yapacak bir şey de olmuyor.  Otel KitTur  diye bir yerde kaldım. Sahile yakın ve alışveriş caddesinin hemen üstünde. Tek güzel yanı bu. "Adında meymenet yok" derler ya öyle bi şey... Allasen nasıl bi isim bu? İnsanlar nasıl hatırlasın ve nasıl söylesinler başkalarına. "Hiç m

Afyonkarahisar ve Kaplıca Turizmi

Resim
Son birkaç günümü Afyon’da geçirdim. Biliyorsunuz, Afyon, özellikle Gazlıgöl mevkii kaplıca sularıyla meşhur. Kimisi otellerde kalarak, kimisi devre mülkleri sayesinde, kimisi de günübirlik havuzlara girerek bu sağlıklı sulardan faydalanmaya çalışıyor. Etrafta profesyonel ve gerçekten hizmet odaklı tesisler, oteller var. Mesela, ÖzgülTermalin imkânlarından faydalandım. Büyük ve çok yönlü bir kompleks. Evleri temiz ve uzun süre kalınabilir. Yemeklerin fiyatı uygun, evde yorulmaya gerek kalmayabilir. Kadın erkek ayrı havuzları büyük sürekli kontrol altında.  Keyifle vakit geçirecek kadar bol aktiviteli. Yalnız açık büfe restoranlarında bir karmaşa ve düzensizlik oluyor sanki. Oraya da bir el atsalar fena olmaz.   Peki kötü örnekler yok mu? Olmaz mı? :( ÇınarTermal diye bir yer gördüm. “Bir yer” diyorum çünkü ne olduğunu cidden çözemedim. Google'da da "çınar termal" diye yazınca direk "şikayet" diye yapılmış aramalar çıkıyor.  Belli ki insa

Şiddet İçerikli Marjinallikle Mücadele Yolları Konferansı

Resim
Bir akademisyen ya da bilim insanının en büyük umutsuzluğu, topluma direk yansıyan, toplumda karşılığı olan üretimler yapmayınca ortaya çıkar. Ancak çalışmalarınızın karşılığının toplumsal anlamda faydalı olabileceğini anladığınızda iyi şeyler yapıyor olma onuru sizi yeniden motive eder. İşte böyle bir konferans için Antalya 'daydım.  Uluslararası Şiddet İçerikli Marjinallikle Mücadele Konferansı  için gelmiştim.  BM Türkiye ,  AB Şİddetle Mücadele Fonu , Birleşik Arap Emirliklerinden  HEDAYAH  adlı şiddetle mücadele kuruluşu ve TC Dişişleri Bakanlığı ortaklığında düzenlenen bir kongreydi. Dünyanın hemen her kıtasından katılımcılar vardı. DAESH ve diğer marjinal gruplara yönelik yapılan çalışmalar bir bir paylaşıldı ve somut karşılığı olabilecek müstakbel çalışmalar için fikir alış-verişinde bulunuldu. Benim için orda olmak çok anlamlıydı. Türkiye Medyasının Şiddet İçerikli Mücadeleye Etkisi isimli projemizi sundum. Karşımdakilerin ilgili alandaki profesyonel

İngiltere: Eskimeyenler ve Puslu bir Umut

Resim
Sağlık İletişimi ve Suriyeli Mülteciler Çalıştayı için İskoçya'ya geldim. Glosgow'daydım. Oranın ikinci büyük şehri... Her Birleşik Krallık şehri gibi puslu, yağmurlu ve hafif depresif bir havası var. Yine de tarihi yapıları, büyük meydanları ve yeşilliği için belirli bir süre katlanılabilir.  Diğer yandan özellikle yazmayı ve çizmeyi sevenler için müthiş üretken bir yer olabilir. Dolayısıyla akademisyenler için bulunmaz bir nimet... Keşke birkaç makale ve kitap yazacak kadar kalabilsek buralarda. Bu arada Suriyeli mülteciler ve şiddet mağduru kadınlar için yapılan çalışmaları görünce insan bir yandan seviniyor bir yandan üzülüyor. Dünyada bunca acı varken, meğer biz ne boş şeylere takıyor ve ne gereksizlikler için birbirimizi kırıyormuşuz. :( Leicester 2009-2014 yılları arasında İngiltere'nin en çok kültürlü şehri ve fakat nerdeyse orjinal İngilizin bulunmadığı Leicester'da kaldım. Türkler de oldukça çok. Dolayısıyla eski memleketi de ziyaret edeyim

Atina: Kültürel Yakınlık ve Tarih

Resim
Avrupa Sosyoloji Birliği Konferansı  için Atina'daydım.  ESA  (Avrupa Sosyoloji Birliği) sosyolojik araştırmalar için oldukça geniş katılımlı bir platform. Konferansalarına ciddi katılım oluyor. Akademik anlamda çok yönlü tartışmaların yapıldığı organizasyona hemen her ülkeden bilim insanı geliyor. Bu yıl on 13.'sünü düzenledikleri kongre için tarih ve kültür şehri Atina'yı seçmişlerdi.  Atina ilk başta "sıradan" gibi gelse de, sokalarında kayboldukça tarihi derinlikte kayboluyorsunuz. Üstelik birçok çok açıdan Türkiye'ye benziyor. Aç kalmıyorsunuz. İmam bayıldı, biber kızartması, baklava, dolma, sarma, cacık.. bizden olan harika lezzetler var.  Manastır meydanındaki camiyi, Agora kalıntılarını, çarşıyı ve milat öncesinden kalan tarihi sütunları gördükten sonra hemen alt sokaktaki restoranların birinde yemek yiyebilirsiniz. Sağda ve solda onlarca güzel lokanta var. Hafifçe canlı müzik çalan restoranların birinde hem dinlenir hem de etr

Alaçatı, Altınoluk, Kazdağları ve Çanakkale

Resim
Türkiye'yi turlamak bu yıl nasip oldu biraz.  Alaçatı, Çeşme, Altınoluk, Kazdağları, köyler, Asos ve Çanakkale...  Muhafazakarlar neden bazı yerlerden geri duruyorlar ki? Aslında her yerde her renk olmalı ki alışmalı insanlar birbirine.  Mütesettir hanımlar kaygılarında haklılar doğrusu. Bizzat karşılaştığım örnekler var. "Bak burda da türemişler" diyenler oldu başörtülüleri görünce. Ama alışmak zorundayız birbirimize. Hem sevmek anlaşmak değildir ve mutluluk kusursuzlukla değil tahammülle mümkündür. Alaçatı evleri görülmeye değer. Dar sokaklar, kafeler, restoranlar, keyifli anlar...  Kazdağlarının enerjisi bol. İstanbullular için yeşil mi yeşil. Bir kaçış yeri. Çok bakir ve samimi köyler var... Çamlıbel, Pınarbaşı vd... Mıhlı Çayında  şelale altında yüzmeyi unutmayın. Tatlı su, leezetli ve keyifli...   Hasan Boğuldu  şelalesini çok sevmedim doğrusu ama görün bakın nasıl boğulmuş o Hasan.  "Nerde" mi "kaldım"?  Altınoluk