Kayıtlar

Osmaniye: Aydınlık İnsanların Şehri

Resim
Osmaniye’ye gezmek için gidilir mi bilmiyorum. Etrafta çok dolaşamadım. Yaylaları varmış; görülesiymiş ama benim pek vaktim yoktu. 6-15 Aralık 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen kitap fuarına davet edildim. Üç de söyleşi yaptık. Hepsi iki güne sığdı. Her şey bir yana; Osmaniye’de etkileyici bir misafirperverlik, aydınlanma ve kitap ilgisi var. “Osmaniye” dersiniz, “küçük bir Anadolu şehri” dersiniz ama oradaki insanların yüreği kocaman. Davet için minnettarım. Organize için Okur Kitaplığına ve Osmaniye Belediyesine teşekkür ederim. Ama özellikle İlim, Sanat ve Kültür Derneğini (İLSANDER) anmalıyım. Bir grup güzel insan bir araya gelmiş ve toplumsal duyarlılıkla Anadolu’yu aydınlatmaya çalışıyorlar. Kadınlara, öğrencilere ve esnafa; kitabı, bilgiyi ve yardımseverliği anlatıyorlar. Pazartesi sabah İLSANDER’de bir kahvaltı programında kadın okuyucularla bir araya geldik. Okuyan, eleştiren, değerlendiren, analiz eden, sorgulayan dinleyicilerdi hepsi. Yazdığım kitapla

Adana: Lezzetli ve Sıcak

Resim
Yolumuz Osmaniye’ye düşecekti. 6-15 Aralık 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen kitap fuarı davet edilmiştim. Osmaniye’ye giderken Adana’ya uğramadan geçmek hata olurdu. Hem orayı da henüz görmemiştik. Kaptım çoluk-çocuğu Adana’ya uçtuk. İstanbul’dan 90 dakika sürüyor. Kısacık yani. Hem yeni bir şehir göreceksiniz hem de şiş-kebap tadacaksınız. Değmez mi? Baktım, danıştım; “Adana’da iki gün kâfi dediler”. Doğru da demişler. Şehir merkezi pek büyük sayılmaz. Uzun uzun alışveriş yapmayacaksınız birkaç saate bitirebilirsiniz. Yakın ilçelere gidemedim ama buyurun size Adana şehir merkezinde gezilecek yerler listesi:   Taş Köprü   Ulu Camii Ramazanoğlu Medresesi Tarihi Saat Kulesi (Büyük Saat) Kazancılar Çarşısı Adana Etnografya Müzesi Bebekli Kilisesi   Atatürk Parkı Sabancı Merkez Camii Arkeoloji Müzesi Atatürk Müzesi (Suphi Paşa Konağı)   Adana Sinema Müzesi Seyhan Baraj Gölü Adnan Menderes Bulvarı Turgut Özal Bulvarı Sevgi Adası Turgut Özal Bulvarı karşılı

Nevşehir, Ürgüp ve Göreme: Tarihi Bir Yaşam Mücadelesi

Resim
Seyahat alışkanlık yapıyor. Gördükçe ne çok şey kaçırdığınızı fark ediyorsunuz. Okumak gibi işte. Okudukça ne az şey bildiğinizi ve ne çok cahil olduğunuzu anlıyorsunuz. Bu sefer Nevşehir ’deydim. Kapadokya ’nın bir kısmında yani. Kapadokya’yı Ürgüp ve Göreme’yi kaplayan alan olarak biliyoruz ama yanlışmış. Daha geniş bir yeri kapsıyor. Nevşehir, Kayseri, Niğde, Kırşehir ve Aksaray illerinden oluşuyor. O nedenle gezmek için birkaç günü ayırmak lazım. Oldukça ilginç yerler. Açık hava müzesi. Turistlerin çekim noktası. Her yerden her milletten ziyaretçileri var. Peribacaları çok enteresan yer şekilleri. Nasıl oluştukları konusunda farklı yaklaşımlar var. Mitler ve gerçekler karışmış durumda. Tabi önce fizyolojik ve jeolojik olandan bahsedelim.   Kısaca şöyle. Yüzyıllar öncesi oralar deniz. Sonra volkanik dağlar patlıyor. Bu hareketlilik denizi kurutuyor ve çukur bölgeler lavla dolmaya başlıyor. Peribacaları bu lavların soğuması ve sertleşmesiyle oluşuyor. Sonra da o dön

Bingöl, Köyler ve Eskiler

Resim
Nedir insanı toprağa bağlayan? Doğmak mıdır; doymak mıdır? Hatıralar mıdır; huzur mudur? Dostlar mıdır; alışkanlıklar mıdır? Belki de hepsi. Ya da hiçbiri. Cevap ne olursa olsun memleket sevdası sanırım insanın fıtratında var. Çocukluğumun izlerini takip ettim bu bayram. Kocaman bir aile olarak doğup büyüdüğümüz toprakları ziyaret ettik. Köy köy dolaştık. Tanıdığımız bütün kapıları çaldık. Tanımadıklarımızla selamlaştık. Halleştik, hasbihal ettik, hatıraları yâd ettik. Bingöl’deydik. Hani şu dört dağ arasında olan türküsüyle meşhur şehirde. “Benim memleket” diye demiyorum ama yeşilliği, dereleri ve çaylarıyla görülmeye değer. İnsanları çok misafirperver. Yolda gördüğünüz herkes sizi evine davet ediyor. Yemek yemeniz, çay içmeniz konusunda ısrar ediyorlar. Bize de insani değerlerimizi koruyanlara minnettar olmak kalıyor. Yok; bu sefer öyle şehirde gezmedim. Zaten Bingöl, il olarak küçük bir yer. Sonra sorunları yok değil. Belediyenin daha çok çalışması gerektiğin

Bursa: Bir Ulu Şehir

Resim
Bursa’nın havasını seviyorum. Etrafındaki dağlardan ve şehirdeki yeşilden olsa gerek rahat nefes alabiliyor insan. İstanbul’a kar yağmayınca, çocukların ısrarıyla “Kar görebileceğimiz yakın bir yere gidelim.” dedik ve Bursa’ya kaçtık. Malum, yaşlanınca artık çocukların yönlendirmesiyle hareket edebiliyoruz. İyi ki böyle yapıyoruz. Yoksa içimizdeki enerjinin tükenmesini seyreder dururuz. Neyse ki sayelerinde hayata tutunmaya çalışıyoruz. Bende bu aralar erken yaşlanma belirtileri başladı ya umarım geçicidir. 😒 Seyahatimize dönelim. Uludağ’a çıktık. İyi yaptık mı bilmiyorum. Amatörseniz, kayak vs kış sporlarında tecrübeli değilseniz sanırım pek tavsiye etmem. En güzeli ailenizi alıp kar yağışının çok olduğu bir köye gitmek ve orada biraz vakit geçirmek. Kartopu oynamak, kızakla kaymak ve kış masallarıyla birkaç gün geçirmek. ☃ Uludağ biraz profesyonellerin yeri. Pist seçimine dikkat etmeli. Nerde, hangi pistte eğleneceğinize, uzunca bakındıktan sonra karar vermelisi

ERASMUS, Yeni Bir Dünya ve İngiltere

Resim
ERASMUS değişim programı ne güzel bir aktivite. Kim düşünmüşse çok güzel etmiş. Bu program sayesinde bütün ülkelerden akademisyenler, öğrenciler ve üniversite personeli diğer ülkelere gidebiliyor, yeni insanlar tanıyor, kültürel etkileşim içine girebiliyor ve kocaman bir yurt dışı tecrübesi ediniyorlar. Bilim, ilim ve irfan dediğimiz şey evrenseldir sonuçta. Bu türden değişim programlarıyla evrensellik yakalanabilir. Yoksa kendi küçük dünyamızda insanlığa ciddi bir katkımız olmadan yoğrulmaya çalışırız. Bu programların en güzel yanlarından biri de insana eksikliklerini gösterme kabiliyetidir sanırım. Bir akademisyen düşünün. Kendini odasına kapatıyor ve bir şeyler üretmeye çalışıyor. Kimse ile irtibat içinde olmadığı için de yaptığının “en güzel çalışma” olduğu yanılgısına kapılıyor. Aslında durum pek de öyle değil. İnsanoğlu işte hatalarını pek göremiyor. Ancak sizden daha iyi olanlarla beraber olabilirseniz eksikliklerinizi görebilir ve daha iyi olabilmek için çabalarsınız. Y

Kuzeye, Karlı birkaç İsveç Gününe

Resim
Uzunca bir yolculuk ve kongre için İsveç’e uçtum. Yok; Stockholm değil. Oradan da daha yukarıda Umea adında bir şehre geçtim. Küçük, soğuk ve karlı. Mart kapıdan çokça baktırıyor. Yılın neredeyse yarısı kar altında geçiyor. Şehrin sakinleri onca kara ve buza rağmen bisikletleriyle bir yerlere gitmekten hiç de geri durmuyorlar. Keyifli, sakin, yeşil ve yaşam standartları İsveç gibi. Yani çok iyi. En kötü yanı çok pahalı olması. Minikçe bir şey yiyorsunuz fakat çok para vermek zorunda kalıyorsunuz ☹ . Alışveriş için pek elverişli değil anlayacağınız. Umea’ya yolunuz düşer mi bilmem ama Mart gibi gelip karlı birkaç gün geçirilebilir. Hele yazmayı seviyorsanız çok ilham verici bir ortam. Konferans Dijital ve Sosyal Medya konferansı için oradaydım. Sağ olsunlar çok iyi ağırladılar. Her şeyimizle yakından ilgilendiler. Otel, ulaşım vs konusunda organize komitesine minnettarız. Avustralya, Brezilya, Afrika dahil olmak üzere nerdeyse her kıtadan katılımcı vardı ve ü